Mustafa Kemal'i Yetiştiren Zekâ: Zübeyde Hanım'ın Göz Ardı Edilen Okur-Yazar Kimliği
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ten bahsederken, aklımıza genellikle onun askeri dehası, devrimci vizyonu ve sarsılmaz liderliği gelir. Peki, bu büyük lideri şekillendiren ilk ve en önemli etken kimdi? Bu sorunun cevabı şüphesiz annesi Zübeyde Hanım'dır. Ancak Zübeyde Hanım'ı yalnızca "geleneklerine bağlı, dindar bir anne" olarak tanımlamak, onun tarihsel rolünü ve Mustafa Kemal üzerindeki derin etkisini eksik anlamak demektir. Tarihin tozlu sayfaları aralandığında, karşımıza çıkan portre çok daha fazlasıdır: O, okur-yazar, zeki ve karakter sahibi bir Türk kadınıdır.
Dönemin Ötesinde Bir Kadın: Okur-Yazar Zübeyde Hanım
yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda, özellikle kadınlar için okuryazarlık oranı oldukça düşüktü. Ancak Selanik gibi kozmopolit bir şehirde, belirli aileler için eğitim ve okuma kültürü bir istisna değildi. Zübeyde Hanım, "Sofuzâdeler" olarak bilinen, okumaya ve ilme önem veren dindar bir aileden geliyordu. Bu köklü aile mirası, onun sadece Kuran-ı Kerim'i okumakla kalmayıp, aynı zamanda okuduğunu anlayan ve yorumlayan bir entelektüel birikime sahip olmasını sağladı.
Onun okur-yazar kimliğinin en güçlü kanıtlarından biri, kendisine "Molla Zübeyde" denmesidir. "Molla" unvanı, o dönemde okuma yazma bilen, bilgili ve özellikle dini metinlere hâkim kişiler için kullanılan bir saygı ifadesiydi. Bu unvan, Zübeyde Hanım'ın toplum içindeki statüsünü ve entelektüel konumunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bir Annenin Vizyonu: Mahalle Mektebi Tartışması
Zübeyde Hanım'ın oğlu Mustafa'nın eğitimi konusundaki kararlılığı, onun ne kadar bilinçli bir anne olduğunun en meşhur örneğidir. Eşi Ali Rıza Efendi, oğullarını modern eğitim veren Şemsi Efendi Mektebi'ne göndermek isterken, Zübeyde Hanım geleneksel ve dini eğitimin verildiği Mahalle Mektebi'nde ısrar etmiştir.
Bu ısrar, asla eğitime karşı bir duruş olarak yorumlanmamalıdır. Tam tersine, bu durum, okuma yazma bilen bir annenin, çocuğunun alacağı eğitimin türü hakkında fikir sahibi olduğunu ve bu konuda söz söyleme hakkını kendinde gördüğünü gösterir. O, oğlunun öncelikle manevi ve ahlaki değerlerle donanmasını arzuluyordu. Sonuçta bulunan orta yol –Mustafa'nın önce Mahalle Mektebi'ne başlayıp ardından Şemsi Efendi Mektebi'ne geçmesi– Zübeyde Hanım'ın ailesi içindeki etkisini ve vizyonunu kanıtlar niteliktedir.
Okur-Yazar Bir Annenin Mirası
Zübeyde Hanım'ın okuryazarlığı, Mustafa Kemal'in karakterinin ve zekâsının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır.
İlk Öğretmen: Her çocuğun ilk öğretmeni annesidir. Okuma bilen bir anne, oğluna sadece ilk duaları ve dini hikâyeleri öğretmekle kalmamış, aynı zamanda ona öğrenme merakını ve kitap sevgisini aşılamıştır. Atatürk'ün hayatı boyunca süren okuma tutkusunun temelleri, annesinin dizinin dibinde atılmıştır.
Karakter İnşası: Zübeyde Hanım, sağlam karakteri, iradesi ve sabrıyla bilinir. Bu özelliklerini, okuduğu dini ve ahlaki metinlerden aldığı ilhamla pekiştirmiştir. Oğluna da bu sarsılmaz karakteri, vatan ve aile sevgisini, dürüstlüğü ve sorumluluk bilincini aktarmıştır. Atatürk'ün "imkânsız" denilen anlarda bile pes etmeyen mücadeleci ruhu, annesinden aldığı bu manevi gücün bir yansımasıdır.
Denge Unsuru: Zübeyde Hanım geleneksel değerleri, Ali Rıza Efendi ise modern ve Batılı düşünceyi temsil ediyordu. Mustafa Kemal, bu iki dünyanın sentezi olarak büyüdü. Annesinden aldığı köklü manevi miras, babasından ve okullarından aldığı modern vizyonla birleşerek onu hem halkının değerlerini anlayan hem de yüzünü geleceğe dönen eşsiz bir lider yaptı.
Sonuç: Bir Lideri Yetiştiren Zekâ
Zübeyde Hanım, tarihin sıklıkla kadınlara biçtiği sessiz ve pasif rolün çok ötesinde bir figürdür. O, sadece bir anne değil, aynı zamanda oğlunun potansiyelini gören, onun eğitimi için mücadele eden ve karakterinin temel taşlarını döşeyen okur-yazar bir Türk kadınıydı. Atatürk gibi bir dehanın arkasındaki ilk zekâ, ilk öğretmen ve en büyük ilham kaynağı oydu. Onu anmak ve anlamak, sadece bir anneye saygı duruşu değil, aynı zamanda bir milletin kurtarıcısını yetiştiren o bilge ve aydınlık zekâyı selamlamaktır.

0 Yorumlar